Haçlı Seferi ve Türkiye

Irak işgali başlarken, oylarının çoğunluğunu ABD’deki muhafazakar tabandan alan George Bush işgal için Haçlı Seferi ifadesini kullanmıştı. Dönemin İngiltere Başbakanı da, dini mülahazalar için Irak savaşına katıldıklarını dile getirmişti. Siyasi liderlerin toplumsal beklentilere göre konuşması gayet tabiidir. Birilerinin egosunda bir haz ve tatmin meydana getirme hevesi olmasa Saddam Hüseyin canlı yayında bütün dünyanın gözü önünde idam edilir miydi?

Fransa içişleri bakanı Claude Gueant ve Rusya Federasyonu başbakanı Vlademir Putin’in Libya harekatına Haçlı Seferi demesini yadırgayanları anlamak mümkün değil. Belli ki Haçlı Seferi vasıflandırmasını anlamsız bulanların içini bazı sualler kemirmekte: Hani din ve devlet işleri ayrılmıştı! Hani laik devlet insan aklının eseriydi ve dinden ilham almayacaktı? Siz Batılılardan aldığımız modernleşme derslerinde böyle anlatılmamış mıydı?

Siyasetinizi ihracatı artırma, cari açığı kapatma ve ulusal çıkarları kollama gibi güdük hedeflere dayandırarak cihan devleti olmak şöyle dursun, bölgesel lider bile olamazsınız.

Beğenmediğimiz İran bile, Suriye üzerinden Akdenize inmeye çalışıyor. Bahreyin, Yemen, Afganistan, Lübnan, Tacikistan gibi ülkelerde son derece aktif siyaset takip ediyor. İran’ın bu kadar kapsamlı siyaseti sırf ekonomik kaygılarla takip etmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu itibarla, tarihte olduğu gibi, Türkiye’nin en tehlikeli ve en ciddi bölgesel rakibi İran’dır.

Kendimize şu soruyu sorma vakti gelmiştir: Kaşgarlılar, Gazneliler, Selçuklular ve nihayet Osmanlı Devleti ile muhteşem bir medeniyet çizgisine ulaşan Türkler nasıl yükseldiler ve hangi sebeplerle çöküşe geçtiler?

Biz yükselirken, Allah rızası ve İlai Kelimetullah dedik. Cami dedik, medrese dedik, ilim dedik, edep dedik, ecdat dedik ve maneviyattan hiç taviz vermedik. Karahanlılar’dan Osmanlı’ya kadar, Peygamber efendimizin ahlakını yaymak her devlet için en yüce idealdi. Kökü ezelde, dalı ebette bir vizyon vardı.

Bir devletin siyasi rejimini ekonomik serbestlik, demokrasi, laiklik, kişisel hürriyetler gibi değerlere göre şekillendirmiş olması, onun belli bir inanç sistemine yakın durmasına mani değildir. Türkiye’ye şeriat getirmeye çalışmak ne kadar abes ve gereksizse, ecdadımızın kimlik ve vizyonunu inkar etmek de o kadar beyhudedir.

Afganistan, Irak veya Libya; hiç fark etmez. Her hangi bir Müslüman devlete bomba yağdırılmasına Haçlı Seferi denilirse hiç şaşırmayın. Elbette ki herkes kendi inancı için çalışacak. Bu gerçeği görmezden gelmek saflık olur. Esas şaşılacak şey, bu hakikati anlamak istemeyenlerin durumudur.

Konu sadece Orta Doğu ile sınırlı değildir. Hıristiyan Doğu Timur’un Endonezya’dan ayrılıp bağımsız olması; Sudan’ın Kuzeyde Müslümanlar ve Güneyde Hıristiyanlar arasında iki devlet olarak ikiye ayrılması; Nijerya’daki dini gerginlikler ve bütün bu ülkelerin ilginç bir şekilde stratejik öneme veya zengin doğal kaynaklara sahip olmaları manidar değil mi?

——-

Serâzât.com’da; sadece Necip YILDIRIM’ın şiir ve makaleleri yer almaktadır. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz ve neşredilemez.