Nihânız

Cânız ki mezâr-i ten-i rüsvâda nihânız!
Hûnuz ki derûn-i dil-i mevtâda nihânız!

Toprakla çizilmiş kelâm-i sûret-i hâkız:
Ferdâ-yı şeb-i târ-ı hüveydâda nihânız!

Öz cevherimizden dahi olmaz bize perde,
Bir aks-i sedâyız ses-i şekvâda nihânız!

Himmet bize âlâ edemez arş kılıflık:
Sermesti-yi şimşîr-i mücellâda nihânız!

Âteş tükenip geldi bizim renge büründü:
Vîrâne-i hâkister-i dünyâda nihânız!

Erbâb-ı nazardan ne şikâyet edelim biz,
Âyîne-i hayrân-ı temâşâda nihânız!

Dehşet zede-yi hâl-i leb-i hüsn-i belâyız:
Sessizce bakan hayret-i mânâda nihânız!

Rahmet bize pîrâhen-i Yûsufla gelendir:
Göz nûru veren sabr-i tüvânâda nihânız!

Bulduk o kadar nûr ki âmâk-i semâdan:
Gündüz kuşatan şeb gibi mecrâda nihânız!

Bir mevc-i semenderle Serâzât misâli,
Toprakla kabarmış deli deryâda nihânız!