Zihnindeki âyînede gavgâdan usandık!
Aksinde bulup çektiği mânâdan usandık!
Bir kanlarımız aksa da bin kollu nehirden…
Ondan ki sayar damlayı tenhâdan usandık!
Mehtâba emânetse ışıklar o güneşten,
Aydan yayılan cilve-yi rüsvâdan usandık!
Merdâne dikenler gibi meydâna yalın çık!
Yüz çehreli miğfer gül-i rânâdan usandık!
Vardır dikenim, gel şu güzel gönlüme bir bak,
Nükhetli gülün aybına şekvâdan usandık!
Var devlet içün çarha temennâ mı sanırsın?
Ağyâr sanan dostu müdârâdan usandık.
Pervâne-sıfat nûr umup bezme gelenler,
“Kırsın,” dediler zinciri “Pervâdan usandık!”
Biz gönlü Serâzât muhibbâna çevirdik,
Yok aynası düşmüş yola âmâdan usandık!