
Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerindeki estetiğin kaynağı, sinemanın sanat olduğunu ispatlayan, sinemadaki yol manzaralarının babası, pür sinemanın akla gelen ilk isimlerinden, sinema tarihine türünün tek örneği şeklinde eserler vermiş tecribi sinemanın öncülerinden olan fotoğrafçı ve şair. Hayatı sanat olan bir şahsiyet.
Evet, Abbas Kiyarüstemi sinemada çığır açan nevi şahsına münhasır nadide yönetmenlerden. Çoğu filmini ayrı ayrı analiz etmemiz gereken bir kadraj ustası. Arabaları arkadaş, yolları yoldaş, mehtâbı sırdaş, rüzgârı nefes, dağları dayanak, ağaçları huzur bellemiş bir fotoğrafçı ve sinematograf.
Yeri gelir çektiği filmi göstermez, sadece seyircileri çekerek önümüze sunar; yeri gelir hakikaten yaşanmış bir hadiseyi o hadiseyi yaşayanları oyuncu yaparak tekrar çeker; yeri gelir çektiği filmin çekim esnasına ilişkin bir bölümünü filme çevirir; yeri gelir bir şiiri koskoca bir film yapar; yeri gelir çektiği filmin oyuncularını merak etmesi üzerine çektiği sıkıntılı yolculuğu filme çevirir.
Profesyonel oyunculara ihtiyaç veya lüzum hissetmeden yöre halkına oyunculuk yaptırarak bizleri şaşkına çeviren bir profesyonel.
Basit bir vaziyeti eşsiz müşahade kabiliyetiyle derin manalar ihtiva edecek şekilde yüzümüze çarpan bir senarist.
“Başkaları ne der?”, “Acaba beğenirler mi?” gibi endişelerden âri bir sanatçı.
Edebiyatı sinemaya derceden bir direktör.
Filmlerini sadece eğlencelik film şeklinde seyredenler elbette bu yazdıklarımı yersiz mübalağa olarak tefsir edeceklerdir.
Sathi seyredilmemeli filmleri, üzerine okumalar yapılmalı. Zira çoğu sahnesinde bir alt metin var filmlerinin. Herhangi bir filmini seyreden sanki dünya klasiği bir kitap okuyormuş gibi bir havaya bürünmekte. Bürünmüyorsa o filmi seyretmemiştir. O filmden bir ders almamıştır. Bu ise malesef çok acı. Zira, filmlerinin neredeyse tamamı hayatın ta kendisi.
……
“İyi sinema, inanabildiğimiz sinemadır.” diyerek bizi filmin içine çekerek oyuncularla hemhal eden ve film bittiğinde tokat atarak uyandıran filmlerin kıymetini dile getirmiştir.
“Çocuklar, Marlon Brando’dan bile daha ilginç olabilir.” sözüyle çocukların saflığını ve aynı zamanda karmaşıklığını ifade eden Abbas Kiyarüstemi, bu sözünü “Arkadaşımın evi nerede?” filmiyle ispat etmiştir.
Filmlerine aşina seyircileri için her ne kadar söylenmesine lüzum olmasa da “Arabam benim ofisim, evim, en iyi arkadaşım.” diyerek filmlerindeki araba sahnelerinin sebebini izhar etmiştir.
“Senaryo yazmam, karakterleri gerçek hayatta bulurum” ve “Ben anlatıcıdan çok dinleyiciyim; hikâyeleri toplar, sonra film yaparım.” gibi sözleriyle genç yönetmenlere altın kıymetinde tavsiyelerde bulunmuştur.
“Cemiyet içinde insanlar ferdiliklerini kaybederler.” sözünü ise yine kendisi “Birçok ağaç yan yana geldiğinde artık ağaçları tek tek göremezsin, ormana dönüşür. Bu da başka bir mefhum taşır.” diyerek izah etmiştir.
……
İran’ın başşehri Tahran’da 1940 yazında doğmuş; Fransa’nın başşehri Paris’te 2016 yazında vefat etmiş. Kariyerine grafik tasarımcı olarak başlamış, 30 yaşında çocuklar için bir film teşkilatı kurarak sinemaya adım atmış. 40 yılı aşkın sürede kurmaca ile belgeseli harmanlayan, profesyonel olmayan oyuncularla spontane çalışan bir sinema anlayışı geliştirerek neredeyse tamamı kendi kaleminin eseri senaryolardan müteşekkil 18 tanesi kısa film olmak üzere toplam 48 film çekmiş. Şiir kitapları yazmış, fotoğraflar sergilemiş, opera yönetmiş.
Jean-Luc Godard, “Sinema, D.W. Griffith ile başlar, Abbas Kiyarüstemi ile biter” ve Martin Scorsese ise “Kiyarüstemi sinemadaki en üst seviye sanat temsilcisidir.” demişlerdir.
1997 Cannes Film Festivali’nde “Kirazın Tadı” filmiyle ödül aldığında Catherine Deneuve tarafından sarılarak öpüldüğü için İran’da yasak olan bu hadiseden ötürü bir süre İran’a yani evine dönememiştir. Kendisi “Hou Hsiao-hsien, Tarkovsky, Fellini ve Angelopoulos ile aynı frekansta olduğunu” söyleyerek film gurmelerine yol göstermiştir. Öğrencilerini film bilgisine göre değil, hikâye anlatma kabiliyetlerine göre seçtiğini ifade etmiştir.
Kiyarüstemi, İran ve dünya sinemasını baştan yazdı. Sadeliğin gücüyle hakikati ve insan ruhunu keşfeden filmleri, sanatıyla, derinlikleriyle, yenilikleriyle ve farklılıklarıyla hâlâ ilham vermeye devam ediyor.
…..
“Kelimeler onunla ilgili hislerimi anlatmaya yetmez. Satyajit Ray’ın ölümü beni epey kederlendirmişti. Ancak Kiyarüstemi’nin filmlerini gördükten sonra, bize onun yerini dolduracak doğru insanı gönderdiği için Yaratana şükrettim.”
-Akira Kurosawa-
……
İngilizce: Abbas Kiarostami
Türkçe: Abbas Kiyarüstemi
Farsça: عباس کیارستمی
_____
Not: Bu yazıda sadece şahsın sanatçı yönü ele alınmıştır. Tahlil ve mülahazalar sadece sinema sanatına münhasır olup şahsın itikadı, fikriyatı veya ideolojisine iştirak edildiğini göstermemektedir.
——
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
Bir fikri anlatmaktan öte , fikri güzel anlatmak edebiyattır bence. Hiç ilgi alanım olmadığı halde zevkle okudum. Fikrini çok güzel anlatmışsın. Aslında cümlelerinden, yazmak isteyenlere çok güzel ip uçları da vardır. Ben istifade ettim. Allah-hu Teala sana ondan daha güzel, faydalı ve tesirli filmleri yapma fırsatı, imkânı ve zamânı ihsan etsin.
Âmîn. Teveccühünüz. Çok teşekkür ederim efendim.