Toplum

Affedin Çocuklar

Geleceğimizi, hayallerimizi, rüyalarımızı, hemen hemen her şeyimizi emanet ettiğimiz veya etmeyi düşündüğümüz çocuklarımız… Kimine göre en kıymetli varlık, kimine göre bir cami avlusuna bırakılan fazlalıklar… Belli yaşa kadar ağzı olup da dili olmayan bu ebeveyne verilmiş bu kıymetli hediyeler hiç şikâyet etmez hâllerinden.

Taze karıştırılmış, demlenmiş bir hamurdur çocuklar. Hangi şekli verirseniz o şekle girerler, ne öğretirseniz onu bilir ve söylerler. Onların ağzı vardır ama dilleri yoktur. Önlerine hangi aşı koyarsanız onu yerler, hiç itiraz etmeden. Ebeveynlerini belli bir yaşa kadar karşılıksız severler, onlara bir şey olacak diye söğüt yaprağı gibi titrer zavallılar. Baba ve annesi birbirine bağırsa bir köşeye sinip ağlamayı tercih ederler, haklıyı haksızı ayırmaya çalışmazlar. Çünkü ikisinden de vazgeçemezler.

Taze karıştırılmış, demlenmiş bir hamurdur çocuklar. Onları istediği gibi şekillendirmesi mümkündür ebeveynlerin. Lakin ebeveynlerin çoğu zaman boş vakitleri olmaz, böyle zamanlarda da eğitime sekte vurulmaması için ebeveynlerin yardımcıları devreye girer. Yardımcılar çok marifetlidir. Zira anne ve babasının öğretemediğini öğretir, söyleyemediğini söyletir, götüremediği yere götürür, getiremediğini burnunun dibine getiriverir. Hatta bazı yardımcılar daha ileri giderek anne nasıl öldürülür, baba nasıl soyulur gibi eylem gerektiren fiilleri tatbiki olarak göstererek bu konudaki gelişimine katkıda bulunur. Başka bir yardımcı anne ve babasının bulamadığı arkadaşları bulur getirir, onlarla sabahlara kadar sohbet etmeyi ve bilgi alışverişinde bulunmayı sağlar.

Ebeveynlerin işi çoktur, hiç bitmez. Yardımcılar daha fazla beraberdir çocuklarla. Aslında bir müddet sonra roller değişir de kimse farkına bile varmaz. Yardımcılar ebeveyn, anne babalar yardımcı oluverir. Çocuklarıyla olmak için yardımcılarından onay isteyecek hâle gelirler.

Eğer izin çıkarsa görüşebilirler çocuklarıyla. Zira yardımcıların hazırladığı çalışma ve eğitim programı çok yoğundur, çok az boşlukların bulunduğu bu yoğun program içinde anne ve babaya ayrılacak vakit yok denecek kadar azdır.

Eğer uzun süre programa ara verilirse eğitim sekteye uğrayabilir veya öğretilen konu sayısında bir düşüş görülebilir. Zaten işlenen konular çocukların ilgisini çeken türden olunca çocuklar ebeveynlerini pek aramayacaklar, ders aralarındaki minik vakitlerde canları isterse ebeveynleriyle görüşecekler. Bu işten en fazla zararı çocuk, daha sonra anne ve babalar görecekler tabii ki. Ama aslında görünmese de en büyük zararı, anne ve babaları tarafından bu kötü yardımcılara teslim edilmiş çocuk sayısı çok olan toplumlar görecekler.

Öyle ise anne ve babalar çocuklarını kendileri yetiştirmeli veya çok güvendikleri ehil kişilere teslim etmeli. Kendi eliyle belli bir yaşa getirip sonra kendi eliyle renkli ve cilalı camlara, kötü insanlara çocuğunu teslim eden anne ve babaların bütün sonuçlara katlanma gibi mecburiyetleri doğacaktır. Ve hiçbir zaman şikâyet edemez kimseden. Teslim alanın suçu kötü bir insan yetiştirmek ve toplumu bozmaktır. Ama yoğrulacak hamur, yetiştirecek kişi bulamazsa bir müddet sonra belki yaptığı işi bırakacak, belki de pişman olacaktır.

Teslim edenin suçunu siz düşünün artık. “Ben bu yaşa kadar getirdim, çok emek verdim, yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, sabahlara kadar başında bekledim ama artık sana veriyorum, dilediğin gibi yetiştir!” diyebilen anne ve babaların yapacağı fazla bir şey kalmıyor bu hamleden sonra. Pişman olup çocuklarını geri almak için çok mücadele edecekler, peki alabilirler mi? Çok zor ama imkânsız değil. Alabilirlerse eğer ilk yapacakları şey onlardan özür dileyip onların affetmelerini istemektir. Zira onlar; biz onayladığımız, biz istediğimiz için gittiler, bize inandılar da gittiler. Biz teslim ettik onları o renkli dünyaya yarım metrekarelik bir camdan içeri. Kendi elimizle verdik.

Taze karıştırılmış, demlenmiş bir hamurdur çocuklar. Herkesin onları istediği gibi şekillendirmesi mümkündür.

Affedin bizi çocuklar ama bütün çocuklar. Evdekiler, sokaktakiler, yuvadakiler, evliler, evsizler, yetimler, öksüzler… Hepiniz ama hepiniz bizi affedin.

——-

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Ayhan Özbek

Şair. Yazar. Eğitimci. Müteşebbis. Ressam. Hattat. Mütefekkir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu