Toplum

İçmesen Ne Olur?

İçince neler olduğundan veya olacağından bahsedince; içmeyince ne olacağı, nelerden korunmuş olacağı meydana çıkacak aslında. Evet, alkolden bahsediyorum.

Tüketim yaşı maalesef her geçen gün küçük yaşlara kadar inen alkolden.

Belki hakkında binlerce yazı, makale, deneme yazılmış, binlerce seminer, konferans verilmiş, gerek dinî gerek tıbbi mânada zararları anlatılmış olmasına rağmen kötü alışkanlıklar sıralamasında hâlâ ne yazık ki en üst sırada diyebileceğimiz bir illet bu.

Bu öyle bir illet ki; sahtesi yapılıyor ve sahtesinin tüketilmesinin ölümle neticelenebileceği bilindiği halde, adeta aslını içemezsem sahtesini içer ölürüm diyecek kadar insanın düşünme ve idrak yollarını tıkayan bir illet.

Hangi zararından bahsetsek bilemiyorum, o kadar çok ki zararı. Ama usulen dini hassasiyetimizi ön planda tutarak önce dini açıdan alkolün zararlarından bahsedip daha sonra dünyevi anlamda nelere sebep olduğu konusunda birkaç bilgi verelim müsaadenizle.

Kur’an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde hamr kelimesi geçer. Hamr: Alkollü içkidir. İçkinin, çeşitli hastalıklara yol açtığı, aklı azalttığı, karaciğeri bozduğu, beyni ve sinirleri harap ettiği, ilmi olarak defalarca tespit edilmiştir. Bir kimse, Müslüman olmasa bile, sağlığa olan zararından dolayı içkiden uzak durmalıdır! Müslüman ise, sağlığa zararı olsun olmasın tek damla içmemelidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:

(Ey iman edenler, içki, kumar, putlar, fal okları şeytanın necis işleridir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık hepiniz vazgeçin!) [Maide 90,91]
Hadis-i şerifte de “Rahmet melekleri, sarhoştan uzak durur,” buyurulmamış mıydı? [Bezzar] Şanlı peygamberimizin içki ve alkol ile ilgili sözleri saymakla bitmez.

Şimdi dünyevî olarak birkaç istatistiki bilgi verelim.

“Alkolizm” terimini ilk kez İsviçreli bir halk sağlığı uzmanı olan Magnus Huss 1849 yılında kullanmış ve o tarihten bu yana kullanımı devam etmektedir. 1900’lü yılların başlarında E.M Jellinek alkolizmi bir hastalık olarak tanımlamıştır.

Alkol kullanımı; çeşitli kanserler, akciğer hastalıkları, ruhsal bozukluklar, siroz, gastrointestinal sistem hastalıkları, kardiyovasküler bozukluklar gibi 200’den fazla hastalık ve yaralanmaya sebep olmakta ve yaşamın pek çok alanının etkileyen zararlar oluşturmaktadır. Ayrıca alkol; doğum anomalilerine yol açmanın yanı sıra şiddet, suça eğilim, intihar, aile içi sorunlar, sosyal problemler, trafik kazaları ve iş yeri problemleri gibi pek çok toplumsal ve ekonomik soruna da sebep olmaktadır. Alkolün olumsuz sonuçları sadece kullananları değil, onların eşlerini, çocuklarını, arkadaşlarını ve çevrelerindeki insanları da etkilemektedir. Dolayısıyla alkol sağlık için zararlı olduğu kadar, açtığı toplumsal yaralar sebebiyle de bireyler ve aileleri için yıkıcı sonuçlar doğurmakta ve toplumsal yaşamı olumsuz etkilemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü, alkolü dünyada sağlığın bozulmasına ve erken ölüme sebep olan önlenebilir en önemli üç faktörden biri olarak tanımlamaktadır. Alkol kullanımı her yıl dünyada 3 milyon kişinin yaşamını kaybetmesine sebep olmaktadır. Küresel hastalık ve yaralanma yükünün % 5.1’i alkole atfedilmektedir. Alkol kullanımı, özellikle erken yaşta ölüme ve sakatlığa sebep olmaktadır. 20–39 yaş grubunda toplam ölümlerin yaklaşık %13.5’i (trafik kazası, intihar, şiddet, vb.) alkolden kaynaklanmaktadır. { Bu bilgiler Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu sayfasından alınmıştır.}

Dinî ve dünyevî bu kadar zararı olan alkolün, hâlâ bu kadar fazla tüketiliyor olması ne kadar üzücü değil mi? Bazı film ve dizilerde de süslü, şatafatlı masalarda pahalı bardaklarla özendirici şekilde göz önüne konulması da ayrıca dikkat çeken bir konu. Bize öyle mesajlar veriliyor ki hep; üzüntülüysen iç; üzüntüne ortak olur, mutluysan iç; mutluluğunu artırır. Özendirerek alkol belasına müptela kıldıkları gençlerin, çocukların akıbetleri kimsenin umurunda değil çünkü.

Peki ne yapmalıyız?

Henüz bu illetle tanışmamış olanlara, zararlarını her fırsatta anlatmalıyız. Alkolle tanışmış olanlara da onun iyi bir dost olmadığını, ve çok dostunu (!) mezara veya hapishaneye yolladığını, ahirette de geri dönüşü olmayan pişmanlıklara yol açacağını belirtmeliyiz. Sosyal medyada bu konuya duyarlı dernekleri, kurumları sayfaları desteklemeliyiz. Hatta birileri özendirmek için uğraşırken imkanlar nispetinde onların silahları ile silahlanıp bu illetin zararını gözler önüne seren filmler çekmeliyiz.

Kolay mı? Elbette değil ama imkansız da değil. Biz “İçmesen Ne Olur?” diye Bismillah çeker yola çıkarız bakalım Rabbim ne kapılar açar.

Ahır ve akıbetimiz hayr ola…

_____

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Abdülkadir TÜRKÖLMEZ

Tarihçi. Edebiyat. Şiir. Seslendirme. Tefekkür. Sağlık Memuru.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu