“Anne bu gece masal okumayalım. Kendi masalımızı kendimiz yazalım” dedi Kuş Üzümü. “Ama bizim cümlelerimiz koyu yazılsın olur mu?” “Peki” dedi anneleri.
Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar Kuş Üzümü ve Nar Tanesi adında iki küçük kardeş varmış. Bu kardeşler maceradan maceraya atılmayı çok severlermiş.
Kuş Üzümü ‘Anne ne zaman uzay roketine bineceğiz? Yeter artık daha fazla dayanamıyorum.’ demiş. Atlamışlar uzay roketine… Kuş Üzümü astronot olunca yıldızları elinde tutacakmış. Gökyüzü bulutluymuş. Bulutların tadına bakmış. Tam da düşündüğü gibi, bulutların tadı ayran gibiymiş. Hepsini bitirmiş. Karlar yıldızların olduğu yerde yaşarmış, yağmurlar da bulutlarda. Yıldızlara dokunmuş. ‘Gece olunca güneş aydede ve yıldızlara mı dönüşür?’ diye merak etmiş. Çünkü güneş yokmuş ve her yer çok karanlıkmış. ‘Ben pilot olunca kardeşim de astronot olacaktı. Ama artık vazgeçtim. Her yer çok karanlık. Dünyanın içi görünmüyor. Kardeşim kaybolur’ diye endişelenmiş. Hemen dünyaya dönmüşler.
Ardından bir ormana gitmişler. Orada çeşit çeşit hayvanlar varmış. Kuş Üzümü aslanları severmiş. Maymun gibi dandik hayvanları sevmezmiş. Kargalar gak gak dermiş gük gük demezmiş. Kuşların neden ayakları varmış? Nar Tanesine göre güvercinler tavukmuş. Uğur böceklerinin ağzı nasıl olurmuş? Onlar küçücüklermiş. Ayrıca en korkunç hayvan yılan değil kuşmuş. Çünkü konuşurken onu gagalayabilirmiş. Zaten yeşil renkli bir yılanı varmış. Kuyruğu el şeklindeymiş. Birlikte taş kâğıt makas oynayarak eğlenmişler. Yılanı avcı vurmuş. Yılanın yüzonkonkırk canı varmış evet tam yüz on kon kırk can. Bu yüzden ölmemiş ama bir akrep yılanı ısırmış. Yılan gergedana dönüşmüş. Hep birlikte sırtına binmişler. Diğer hayvanları beslemişler. Ama zürafanın yerdeki otları yemek için herkesten çok eğilmesi gerekmiş.Kuş Üzümü karpuzun çekirdeklerini siyah olduğu için sevmiyormuş. Mavi olsa kesin severmiş.
Bir nehir kenarına gelmişler. Bugün de hiç köpek balığı göremedik diye üzülmüşler. Köpek balıklarına taş atsalar köpek balıkları giderler mi? Nehirde çok fazla timsah varmış. Su aygırı olsa, timsahlar korkup kaçarmış. “Patlamış mısırlar ahtapotlara ve su aygırlarına benzerler” demiş Kuş Üzümü. Koca bir tencere mısır patlatmışlar. Patlamış mısırdan su aygırları, timsahları korkutup kaçırmış ve kolayca karşıya geçmişler.
Dinozor göremediklerine üzülmüşler. Sahi yanardağ patladığında suyun içindeki dinozorlar nasıl ölmüş? Belki birkaç tane kalmıştır diye nehre dalıp aramaya başlamışlar. Gerçekten de suyun dibinde bir dinozor ailesi varmış. “T-rexlerin boyları 17 kadardır. Sen birazcık kısa olduğun için 15 sin” deyip anneleriyle eğlenmişler. Bu dinozorları alıp eve götürmüşler. Uyku vakti gelmiş. Yine neden her gece uyumaları gerektiğini sormuşlar. Pijamalarını giymişler. Dinozorlar pijama giyerken sırtlarındaki dikenler pijamayı yırtarmış. O yüzden dinozorlar pijama giymeden uyurlarmış.
Bir sonraki macera için bir kişiye daha ihtiyaçları varmış. Kuş Üzümünün aklına bir fikir gelmiş. ‘Anne evdeki bütün yiyecekleri bitir. Karnın yeniden kocaman olsun. Doktor da bize bu sefer kız kardeş versin’ demiş. Anneleri onlara kız kardeş vermemiş ama teyzeleri onlara kız kuzen vermiş: İpek Böceği. İpek Böceği onların maceralarına biraz daha büyüdüğünde eşlik edecekmiş. Ama başka kuzenleri de varmış. Âdem Badem ve Berrin Sultan.
Bir sabah Nar Tanesi Kemal dedesizlikten kuruyarak uyanmış. ‘Yeter artık ne zaman köye gideceğiz? Kemal dedesizlikten kurudum!’ demiş. Nar Tanesinin kuruması o kadar korkunç bir şeymiş ki hemen atlayıp köye gitmişler. Nar Tanesi ‘Beni sadece traktörle giderken traktörün rüzgârı iyileştirebilir.’ demiş. Kuzenleriyle beraber traktöre atlayıp Nar Tanesini traktörün rüzgarıyla iyileştirmişler. Çok sık çimenlerin olduğu bir yola girmişler. Çimenlerin boyu gittikçe uzuyormuş. Çimenler çok fazla büyürse çimento olur demiş. Ve ayyyynen de öyle olmuş. Traktör çimentoya saplanınca hep beraber kafeye gitmişler. Köydeki kahvehanenin adı kafeymiş.
Kafenin kapısı kilitliymiş. Kocaman bir ekran varmış. Şifreyi kırmadan giremezlermiş. Kuş Üzümü ‘Sıfır diye bir sayı var ya hani o ilk başıncı olduğu için artık o 1 oluyor. 1 de 2…’ diye mantık yürütmüş. Bir yandan da çok üzgünmüş. Sayılar neden 1 ile başlıyormuş? O, 3 ile başlamasını istiyormuş. ‘Şifre 40 olabilir mi? 40 diye de bir sayı var ayrıca’ diye düşünmüş. Âdem Badem 750 demiş. Kuş Üzümü 750 diye bir sayı olamaz demiş kavgaya tutuşmuşlar.
Nar Tanesi ‘Kontansiyemi bozmayın! Ben annemi 20-64-4-40-50-33 bin sonsuz sevdiğime göre şifre bu olmalı’ demiş. Kuş Üzümü ‘Annem çikolata ve şekere abur cubur diyor ama onlar aslında meyve. Annem bilmiyor. Hem kolalar beni büyütür. Geçen kola içmiştim. Boyum 12-8-17 oldu. Bence şifre bu!’ demiş. Şifre 12-8-17 de değilmiş. Şifreyi kıramamışlar.
Kuzenleriyle vedalaşıp köyden evlerine dönmüşler. Nar Tanesi ‘Bu evi ben inşaat ettim küçükken. O yüzden ne istersem yaparım. Marketi ve parkı da ben inşaat ettim. Gerçek’ demiş. Ama evlerinde elektrikler kesikmiş. Neyse ki Nar Tanesinin ayakkabıları ışıklıymış. “Aferin anne bana ışıklı ayakkabı aldığın için artık sen çok uslu bir annesin” demiş. “Elektrikler firizden gitti. Firizi kaldırınca açılır. Firizin İngilizcesi şarteldir” demiş. Kuş Üzümü ‘ö’ harfi İngilizcede ‘z’ harfidir demiş. Ve aniden bir aydınlanma yaşamışlar. İngilizler İngilizce konuşurlar bak ikisi de ingil ingil. Ardından ingil ingil diye bir şarkı uydurup dans ederek çılgınlar gibi eğlenmişler. Dans ettikçe ayakkabılarının ışıkları yanmış ve karanlıktan hiiiiiç etkilenmemişler.
Ertesi gün Erol dedelerinin evine gitmişler. Kuş Üzümü evde hiç şeker yemediği için dedesinin evinde çok fazla şeker yemek zorunda kalmış. Erol dedeleri artık yokmuş. Nar Tanesi “ben Erol dedemi hiç unutmayacağım. Ama Naruto’daki Danzo’yu unutabilirim” demiş. Kuş Üzümü ‘Erol dedem kabrinde rahat etsin diye bir şeyler yapmıştık ya hani… Kıyamet kopmadan önce ölen son Müslüman için onları kim yapacak?’ diye sormuş. Cevabı kimse bilmiyormuş.
Anneleri ve babaları onlarla maceradan maceraya atlamayı çooook sevmişler. Bu dünyadaki karmaşalar, sorular ve hüzünler bile çok sevimliymiş. Onlarla geçen her gün için Allahü Teâlâ’ya şükretmişler. Kuş Üzümünü ve Nar Tanesini her şeyden çok sevip, dualarıyla her kötülükten koruyup, sâlih birer Müslüman olabilmeleri için onlara rehberlik edeceklerine yeniden, yeniden ve yeniden söz vermişler.
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.