
Türkistan gibi büyük bir dâvâyı dar ve mahalli meselelere irca etmek elbette ki münasip olmaz.
Ancak mütecânis (homojen) bir harmandan bir avuç buğday alıp tetkik ederseniz harmanın bütünü hakkında fikir sahibi olursunuz.
Gecenin karanlığında, Osmanlı Devleti’nin yastığı altına sinsice yerleştirilmiş zehirli yılanın adıdır İttihâd ve Terakkî.
Bu çok başlı yılanın kaç kafası olduğunu sayabilen olmamış bugüne kadar. En büyük kafaya süt emziren pistanın Londra’da olduğu rivâyet edilmektedir. İkinci büyük kafayı tanıyabilmek için Bismarck’a, yani Almanya’nın çocukluğuna inmeniz icap eder. Diğer irili ufaklı kafalara kimler neler yedirip içirdi araştırılması gerekir.
Bugün dahi hayâtiyetini muhâfaza eder bu yılanın yavrucukları!
İttihad, yani birlik! Değil Osmanlı’yı, cihanın bütün müminlerini şahsında müttehid kılan (birleştiren), yekvücut hâlde tutan halifeyi devirerek “birlik” kurmayı hayal etmişti bu çıngıraksız yılanlar. Terakki, yani ilerleme! Sadece Sultan Abdülhamid Han’ın yaptığı icraatlara baksanız ilerleme nâmına atılmamış pek bir adımın mevcut olmadığını öğreneceksiniz.
Fakat “kendilerine ait olmayan” bu iki mefhumu nasıl da gasp edip kendilerine mal ettiklerine dikkat ediniz.
Hintçe bilen herkesin ezbere bildiği şu beyitler güzel izah ediyor vaziyeti:
Bizi bizden olanlar yağmaladı:
Ağyârda sanki o himmet mi vardı!
Bizim gemimiz o yerde battı ki
Orada su dereler kadar sığdı[1]
Türkistan okyanusları aştı! Onu fırtınasız sığ sularda batıranlar içimizden çıkageldi hep.
Bazen “Klişe söz,” deyip geçtiklerimizin ihtiva ettiği mânâları düşündükçe şaşırmadan edemiyor insan: “Bize bizden daha büyük düşman yok!” sözü de bu klişelerden biri.
Bir tek istisnası olmaz mı bunun? Türkistan’ın hiçbir yeri bu rezaletten yakasını sıyıramamış.
Eli kalem tutan, dâvâ şuuruna sahip, ecdâdını, mukaddesâtını, ananelerini, kültür ve edebiyatını, lisanını… seven bütün Türkistanlı gençler bu çıngıraksız “zehirli yılan” hikâyesinin farkında olup hareket etmelidir.
Düşmanın vazifesi düşmanlık yapmaktır. Onun adâvetini yadırgamak yersizdir. Siz esas gecenin karanlığında, sinsice yastığınızın altına yerleştirilen zehirli yılanlara dikkat ediniz.
Sadece Türkistan değil, Mısır, (parçalanan) Hindistan ve diğer bilâd-ı muhtelifede aynı hikâye cereyan edegelmiştir.
İşbirlikçiler olmasa, Doğru Türkistan bu kadar zulme maruz kalır mıydı? Türkmenistan Kuzey Kore’den beter, açık hapishaneden farksız. Türkistan’ın bazı merkezlerinde Rusların kuyruklarını ellerinde tuttukları yılanlar yok mudur sizce?
Türkistanlı genç!
Nerede olursan ol, uyanık olacaksın. Düşman uyumuyor çünkü. Devletine, bayrağına, mâneviyâtına, kültürüne, lisanına, mukaddesâtına, âlimlerine, evliyalarına… ve seni sen yapan bütün kıymetlerine sahip çıkacaksın.
“Dâvâsı” istikametinde yürüyen bütün milletlerarası teşkilatlara, devletlere, sivil toplum kuruluşlarına ve şahıslara kucak açar Türkistan. Ayrım yapmaz!
________
[1] Hame to apno ne loota
Ki gairo me kaha dum tha
Hamari kishti wahi dubi
Jaha pani bahut kam tha
——-
Bu makaleyi aşağıdaki muhtevâ ile birlikte okumanızı tavsiye ederiz:
Türkistan nedir, ne değildir?
Türkistan: Vatan neresidir?
Türkistan Birliği’ni nasıl inşa edersiniz?
Türkistan Destanı (Şiir)
Kırım Türküsü (Şiir)
Türkistan hakkında detaylı malumat için: Türkistan Birliği websayfasını ziyaret edebilirsiniz: TurkistanBirligi.com
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.