Türkistan

Türkistan: Vatan neresidir?

Okullarda, gazetelerde, televizyonlarda ve devlet propagandasının bütün mecralarında “yoldaşların yaşadığı yurt” şeklinde övülüyordu vatan. Peştuca marşımız “Burada Afganlar yaşar, burası yoldaşlar vatanı!”[1] diyordu. Farsça olanında ise “Ey vatan senin aşkın iftihârımdır! Ey vatan yoluna canım fedâdır!”[2] şeklinde terennüm ediliyordu komünistlerin vatan mefhumu.

Dedem medrese tahsili görmüş, hâfız ve dini bütün biriydi. Komünizmin yoldaşlar için vatan kıldığı bir ülkeye aidiyet hissetmem beklenemezdi. Özbekistan ve Türkmenistan hududuna en yakın ilçelerden biri olan Akça’da dünyaya gelmiştim. Türkmen’dik: Merkezî iktidar tarafından kenara itilmiş azınlık bir guruba mensuptuk. İçtimai münasebetlerde de öz yurdunda garip hissettirilenlerdendik.

Müslümanlık ülkenin tamamını birleştirecek bir harç olabilirdi, fakat hayatın her alanından kovulmuştu.

Hudutları İngiliz Sir Henry Mortimer Durand’la yapılan anlaşma neticesinde çizilen Afganistan’ı temelli terk edip Türkmenistan’a geçtiğimde, vatanımı terk etmiş hissetmemiştim. Ufukta, uzaklarda bir yerde olmalıydı aidiyet hissedeceğim diyar.

Soydaşlarımın yaşadığı Türkmenistan’a geçerken heyecanlıydım. Sovyetler Birliği yeni dağılmıştı. Ecdadımın lisanı konuşuluyordu. Ancak yoldaşlık mefkûresinin sersemlettiği bir ülkede buldum kendimi.

Türkmenler Teke, Yomut, Göklen, Nohur ve Ersarı boylarına ayrılırlar. Daha çok Teke’lerin elinde olan Aşkabat’taki merkezî idarede Ersarı’lara fazlaca söz hakkı verilmez. Biz de Ersarılardandık.

İki yıl boyunca, “Vatansızlık”[3] belgesiyle yaşadım Türkmenistan’da.

Şöyle diyordu o zamanki milli marş:

Aziz Türkmenistan ata vatanım!
Kurban olsun sana bu canım tenim!
Eğer ki ben senden zerrece şüphe edersem,
Bırak benim elim kurusun!
Eğer ki ben sana dil uzatırsam,
Bırak benim dilim kurusun!
Eğer ben Türkmenistan vatanıma,
Türkmenistan’ın Cumhurbaşkanına,
Döneklik edersem,
Bırak benim ömrüm kül olsun![4]

Vatandaşların kendi vatanlarına karşı şüphe içinde olabilecekleri, dil uzatabilecekleri ve döneklik edebilecekleri varsayımı üzerine inşa edilmişti sistem. Bir siyasetçinin portresi, büstü, heykeli 1984 romanındaki “büyük birader” misali vesâyet altına almıştı hayatı. Sadece ben miydim ata yurdunda parya görülen?

Dikemedim büyük umutlarla ayak bastığım o mümbit topraklara aidiyet bayrağımı. Meyus, mükedder ve boynu bükük olarak ayrıldım ata diyarından.

Gönlümdeki vatan hasretinin yelkenlerini Türkiye’ye doğru esen rüzgârlar doldurmaya başlamıştı.

Birbirlerine düşmüş buldum Türkiye’dekileri. Harp meydanını, boks ringini andırıyordu. Kehkeşanlara kaçmıştı mermerlere ezan okutan eski günler… Bir türlü mânâ verememiştim ilerici-mürteci, laik-antilaik, sağcı-solcu… yumruklaşmsına.

Çin seddini inşa ettiren, Viyana kapılarını zorlayan, Hindistan’a seferler düzenleyen, Haçlı Seferlerini püskürten, Haremeyn-i Şerifeyne hâdimlik eden, Kudüs’ü fetheden, Volga kıyısına Saray kuranların torunlarına neler olduğunu anlayamıyordum.

Akçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset’i kucaklayamıyordu resmin bütününü. Türkçülüğün Esasları eserinde manevi hassasiyetlerime hitap edemiyordu Ziya Gökalp. Togan uzak düşmüştü Dîvân-ı Hikmet’in nûrundan. Köklerimizin dayandığı Buhara, Merv, Semerkant, Herat, Hive ve diğer beldeler Kaf Dağı; kadim âlim ve ârifler ise Ankâ Kuşu olmuştu. Dar geliyordu “ulusal” gömlek. Yedi yüz seksen bin küsur kilometre kareden ibaret olamazdı vatan!

Ben batanları hiç sevmem,” buyurdu İbrahim aleyhisselam: Roma, Selçuklu, Gürganiye, Osmanlı ve daha niceleri… Batmayan devlet duymadım. Güneş batıp doğuyorsa, güneşe değil, batırıp doğurana bakmak gerekir. Allahü teâlâ’dan gayrısına kulluk etmeyin.

Sonra Londra, Paris, Berlin, Amsterdam, Kahire, Moskova, Kiev, Dehli, Rabat… Ötekilerin yurduna gidip dışarıdan baktım çizgilerle bölünmüş dünya haritasına. Beni ben yapan, bana ait hissettiğim merkezleri uzaktan seyrettim. İstanbul’suz vatan mümkün müydü? Hariçte bırakılabilir miydi Kaşgar? Nasıl olacaktı Buhara ve Semerkant’sız! Nevâî’nin mısraları, Hâcib’in öğütleri, destanlar, zaferler, seferler ve dahi mağlubiyetler… bize ait değil miydi?

Vatan bir hedeftir: Ülküdür, dâvâdır, kızılelmadır… Merkezi neresidir? Tek bir merkezi olmak zorunda mıdır? Tek bir çiçekle bahar gelmez. Rengarenk çiçeklerin süslediği gül bahçesidir vatan.

Hangi haysiyet sahibi, hudutları emperyalistler tarafından tayin edilen bir toprak parçasına vatan diyebilir?

Soydaşlarınızdan ayrı düştüğünüz bir yeri vatan kabul edebilir misiniz?

Osmanlı, medeniyetimizin dünyaya armağan ettiği en muhteşem devlet. Medâr-ı iftihârımız!

Ata topraklarına daha fazla ehemmiyet verilseydi ezebilir miydi Komünist çizmeler Kaşgar, Buhara, Herat, Semerkant ve diğer mübarek beldeleri?

Vatan Türkistan’dır!

Türkistan mefhumu kirletilmiştir: Nasıl ki sultan Abdülhamid Han tek bir milletin halifesi değilse, Türkistan da tek bir ırkın kafatasçılığını yapanların inhisarında (tekelinde) değildir.

Ezan okunan her yer Türkistan’dır! İster üzerinde tek devlet kurulmuş olsun ister yüz devlet, tamamı gözümüzün nûrudurlar. Hepsini sever, bayraklarını gönlümüzde taşırız.

Dâvâsı” istikametinde yürüyen bütün milletlerarası teşkilatlara, devletlere, sivil toplum kuruluşlarına ve şahıslara kucak açar Türkistan. Ayrım yapmaz!

[Bu minval üzere makaleler devam etsin mi? Devam etsin diyorsanız bize bir not ulaştırınız.]

[1] “Da de Afganân larî da de melgaro vatan!”

[2] “Vatan eşq-e to eftehâram! Vatan dar rahat can nesâram!”

[3] Her ne kadar Rusça bir kelime olan Bezgrajdanstvo (Безгражданство) “Vatandaşsızlık” anlamına gelse de resmî telakkide ve içtimaî vicdanda “Vatansız” şeklinde kabul ediliyordu.  

[4] Eziz Türkmenistan – ata Watanym, / Gurban bolsun saňa bu janym-tenim! / Eger-de men saňa sähelçe şek ýetirsem, / goý, meniň elim gurasyn! / Eger-de men saňa dil ýetirsem, / goý, meniň dilim gurasyn! / Eger-de men Türkmenistan Watanyma, / Türkmenistanyň Prezidentine / Dönüklik etsem, / Goý, meniň ömrüm kül bolsun!

——-

Bu makaleyi aşağıdaki muhtevâ ile birlikte okumanızı tavsiye ederiz:

Türkistan nedir, ne değildir?
Türkistan: İttihâd ve Terakkî

Türkistan Birliği’ni nasıl inşa edersiniz?
Türkistan Destanı (Şiir)
Kırım Türküsü (Şiir)

Türkistan hakkında detaylı malumat için: Türkistan Birliği websayfasını ziyaret edebilirsiniz: TurkistanBirligi.com

——-

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Necip YILDIRIM

Polyglot. Yazar. Şair. Müteşebbis. Uluslararası İlişkiler. Psikoloji. Kuantum. Edebiyat. Yolcu. Ressam. Hattat. Baba.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu