Avrupa Birliği tecrübesi göstermiştir ki geniş bir coğrafya üzerinde yaşayan farklı sosyal gruplar tek bir müessese altında birleştirmek istenirse, son derece hantal, karmaşık ve girift bir idarî sistem meydana gelmektedir. Kaynakların efektif kullanımı ve seri kararlar alınması gecikmektedir. Avrupa’daki bütünleşme tecrübesinden çıkarılacak dersler, birkaç kitap hacminde yapılacak çalışmayla ancak tetkik edilebilir.
Türk Devletleri Teşkilatı bütünleşme cihetinde atılan çok kıymetli bir adımdır. Her bakımdan takdir ve teşvik edilmesi gerekir.
Küreselleşme, haberleşme, teknoloji, yapay zekâ, bilgi çağı… bugünün dünyasında, her cihetiyle belli bir toprak parçasında sıkışıp kalan ülküler demode olmuştur. Seyahatin kolaylaşması, göçler, ulusaşırı şirketler, beynelmilel evlilikler ve karşılıklı temasın yoğunlaştığı dünyada, “hudutaşırı sosyal münasebetler” çağı başlamıştır. (Herkesçe çok iyi bilinen bu minvaldeki gelişmeleri uzun uzun anlatmaktan imtina edelim.)
Tam teşekküllü bir nizam, yani bir devlet şekli ve idari sistem tasavvuru ortaya koyan teoriler kan ve gözyaşı ile yoğurulan trajediler üretmekten başka bir işe yaramamıştır: Franco, Hitler, Stalin, Mussolini, Humeyni, Pot Pot, Mao ve diğerleri…
Tabiat, sosyal hayat ve bütün kainat bir akış, hareket ve değişim içindedir. İnsanlar tarafından üretilecek hiçbir müşahhas/somut proje bu değişimi kucaklayamaz. Akışı durdurmaya çalışan bütün ideolojik seddler paramparça olmaya mahkumdur. Ne Sovyetler Birliği durdurabildi bu akışı, ne diğer ideolojik kalıplar. Hayatlarını liberal demokrasi temelinde tanzim edenler sadece bu değişime ayak uydurabildikleri ölçüde payidar olabilirler.
Avrupa Birliği müşahhas ve önceden tasarlanmış katı bir “idari”, “siyasi” veya “devletvâri” proje olmadan yola çıktığı için bugünlere kadar ayakta kalabilmiştir.
Türkistan Birliği teklifimizde hiçbir müşahhas ideolojik kalıp veya devletvârî idarî sistem mevcut değildir.
Bütün farklılıkları ile bir bütündür Türkistan.
Devletler kurulur, yıkılır, genişler, küçülür… Türkistan Birliği mefkûresi hep bâkî kalır.
Devletler arasında, şirketler arasında, sivil toplum kuruluşları arasında ve fertler arasında birlikler inşa edilir, ihtilaflar çıkar, küslükler olur, barışmalar olur… Türkistan Birliği mefkûresi her daim bâkî kalır.
Türkistan Birliği bir okyanustur: Ona ruh veren rüzgarın tesiri ile üstünde nice dalgalar kabarıp tekrar suya karışır. Kâh tsunamiler şahlanır, bazen coşkun dalgalar boy gösterir, kimi zaman da sükûnetli nadas dönemleri hükümfermâ olur.
Okyanus hep oradadır…
O okuyanusun suyu insanlardır: Siviller, isimsizler, sıradan olanlar, hepsi, tamamı, bizim insanımız… “Yığınlar” dedikleri… Kimi zaman “sürü” diye isimlendirdikleri… Öbek öbek, bölük bölük, hücre hücre mevsimlerin akışına karışıp giden âvâm… Gerektiğinde sînesinden dehalar, liderler, kahramanlar, şehitler, şairler, mühendisler çıkaran sâde vatandaşlar… Gücünü işte bu alelâde kabul edilen insanlardan alır Türkistan Birliği. Çünkü bilir ki kök oradadır.
Türkistan ve Türkistan Birliği dâvâsı cihanşümul, küresel ve bütün dünyaya yayılan bir ülküdür.
Kendini Türkistanlı kabul eden bir ressam, New York’taki bir sergide resimlerini sergiler ve sanattaki maharetini icra ederse, Türkistan Birliği adına bir faaliyette bulunmuş demektir. Türkistanlı kabul edilen farklı devletlerin karar vericileri bir araya gelip bir teşekkül ihdas etseler, Türkistan Birliği sarayında örülen duvara bir tuğla koymuşlar demektir. Ana okulundaki bir çocuk, dumanlı bir dağ resmedip zirvesine “Türkistan Birliği” yazdığında, dâvâya arkadaş olmuş demektir.
Türkistan Birliği, yer yüzündeki belli bir toprak parçası üzerinde yaşayanların birlikteliğini ifade etmez.
Buzullarda, Alaska’da, Sibirya’da, Çin’de, Hindistan’da, Japonya’da veya dünyanın her hangi bir noktasında yaşayan ve kendisini Türkistanlı kabul eden her fert Türkistan Birliği’nin bir neferidir.
Türkistan Birliği’ne mensup olmak için hiçbir resmî prosedüre ihtiyaç yoktur.
Cebinde Almanya, İngiltere, Rusya, Arjantin, Afganistan, İran veya her hangi bir devletin pasaportunu taşıyan biri pekâlâ Türkistan Birliği’nin bir ferdi olabilir.
Türkistan Birliğine dahil olmak için gönül vatandaşlığı kâfîdir.
Tek merkezi yoktur: Mensubu olan fertlerin zihinlerinde, kalplerinde, gönüllerinde, bileklerinde, akıllarında ve dâvâlarında yaşar Türkistan Birliği!
Bu öyle bir güçtür ki hiçbir kudret onu yok edemez. Zira gözle görülmez. Tek bir mekânı yoktur. Hem her yerdedir, hem hiçbir yerde değildir.
Kuantum bir ifadeyle; parçacık değil, dalgadır! Gözlemcilerin ortak müşahedeleri müvacehesinde çöker, tecessüm eder. Ne zaman, nerede ve ne şekilde arz-ı endâm edeceğini hiç kimse ön göremez.
Hiçbir kudret mağlup edemez Türkistanlıları!
İnşası hiçbir zaman tamamlanmayacak olan bir kaledir Türkistan Birliği! Hiç kimsenin en zirve noktasına tırmanamayacağı yüce bir dağdır.
Bu makale aşağıdaki muhtevâ ile bir bütün olarak okunmalıdır:
Türkistan nedir, ne değildir?
Türkistan: Vatan neresidir?
Türkistan Birliği’ni nasıl inşa edersiniz?
Türkistan: İttihâd ve Terakkî
Türkistan: Algı neden önemli?
Türkistan ve Bütünleşme Teorileri
Türkistan: Meydan Teorisi
Türkistan Destanı (Şiir)
Kırım Türküsü (Şiir)
Türkistan hakkında detaylı malumat için: Türkistan Birliği websayfasını ziyaret edebilirsiniz: TurkistanBirligi.com
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.