Sinema

Sinema 101: Kare

Sinema çekimi ve tahlilleri için bilmemiz gerekenleri anlatacağımız yazı dizimizde evvelemirde, sinemanın öz materyali olan “kare”yi ele alıyoruz.

Kareden sonra, diğer yazılarımızda karelerden oluşan “sekans”, sekanslardan oluşan “sahne”, sahnelerden oluşan “kurgu”, bunların oluşmasını sağlayan “montaj” ve de kurgu ve montajla karıştırılan “senaryo kurgusu”nu ele almak istiyoruz.

Ses, ışık, filtre, görsel efekt, CGI, VFX, kamera çeşitleri, mikrofon çeşitleri, senaryo, oyunculuk ve daha birçok konuyu da zamanla ele almamız gerektiğini biliyoruz.

Kare her ne kadar dört kenarı eşit dörtgen olarak bilinse de sinemadaki kare mefhumu fotoğraf da denebilen ve aşağıda detaylıca bahsettiğimiz üzere, çeşitli en-boy oranlarına sahip olan ve bu en-boy oranlarının hiç de eşit olmadığı dörtgeni ifade etmektedir.

Açı

Milimetre cinsinden ifade edilir. 12 mm, 24 mm, 35 mm, 50 mm, 75 mm, 100 mm gibi daha birçok açıda lensler mevcuttur. 12 mm geniş açı, bunun altı balık gözü lens şeklinde de ifade edilir ki çok geniş açı, 50 mm takribi insanın gözünün gördüğü normal açı, 100 mm ve üstü açılar ise telephoto lens olarak tabir edilen dar açılardır.

İster fotoğraf makinesi ister video kamera olsun mecburi kullanılması gereken lenslerin bu değerleri, mm cinsinden değer arttıkça açının daraldığı manasına gelir. Bir başka ifadeyle; 12 mm’lik bir lens ile aynı noktadan aynı yönde yapılan çekimde oluşan karede bir evin tamamı görülürken, 100 mm’lik bir lens ile yapılan çekimde oluşan karede sadece evin küçük bir kısmını, misal penceresini görürüz.

Birden fazla lens açısı tek lenste mevcut olabilir. Elle(manuel) veya otomatik ayarlama özelliği olan bu lenslerde, bu açılar arasındaki geçişleri, yakınlaştırma-uzaklaştırma veya zoom in- zoom out şeklinde de adlandırabiliriz.

Aynı açıda lens kullanımı neticesinde farklı cihazlarda oluşan karede de farklılık olabilir. Bunun sebebi ise sensör çeşidi ile alakalıdır. Sensör çeşitleri, büyükten küçüğe Orta Format, Tam Kare (Full frame), ASPH, ASPC, Micro four Thirds ve mercimek sensör diye de adlandırılan milimetrik diğer crop sensörlerdir. Tam kare sensörde 50 mm açılı lens, micro four thirds sensörlü cihazda ½ crop yaptığı için tam kare sensördeki 100 mm ile çekilen görüntüye tekabül edecektir.

Kadraj

Plan olarak da adlandırabileceğimiz bu bölümü, sekans ve sahne konularıyla alakalı plan mefhumundan ayırmak gerekir. Kadrajdaki plandan bahsedeceğimiz bu bölümde, görüntünün nereden, neyi, hangi açılarla çekildiği ile ilgileneceğiz.

Cihazın tepeden, yerden, sağ veya sol cepheden çekim yapması; uzaktan, yakından veya makro çekim gibi çok yakından çekim yapması; yukarıda bahsettiğimiz gibi çeşitli açılarda çekim yapılması bu kadraj planının konusudur.

Umumi görüntü çekmek için kullanılan; insan ve insana yakın ebattaki objelerin çok küçük göründüğü; çeşitli manzara ve şehir gibi geniş alanların çekiminde kullanılan “Çok Uzak Plan (Extreme Long Shot)” için geniş açılı lens ve çekilecek kareye uzaklığın fazla olması gerekir.

İnsan veya yakın ebattaki figürlerin tamamen çekilip çevresiyle beraber görüntülendiği plan “Uzak Plan (Long Shot)” olarak adlandırılır. Mekânın ve figürün ilişkisini kurmak için ideal olup umumiyetle 12 mm ile 50 mm arası lensler (tam kare sensör için) tercih edilir.

Hollywood sinemasında çok karşılaştığımız için bu ismi alan, insanın belden yukarısının çekildiği “Amerikan Planı (American Shot)” umumiyetle diyaloglar için; insan veya hayvan yüzünü veya bir objeyi kareye sığdırdığımız “Yakın Plan (Close-up)” duyguları ve detayları vurgulamak için kullanılır.

“Çok Yakın Plan (Extreme Close-up)” ise göz, dudak gibi çok küçük bir detayı göstermek için kullanılırken; birden fazla figürü aynı anda gösteren “Top Plan”; bir nesnenin veya ortamın belirli bir parçasını vurgulamak için “Detay Plan” gibi daha birçok plan çeşidi vardır ve daha da geliştirilebilir.

Hikâye anlatımı; karakterin hislerini vermek; mekân hakkında bilgi vermek; bunlar arasındaki irtibatı sağlamak; atmosferi göstermek; seyircinin dikkatini çekmek istediği objeye yönlendirmek için yapılan kadraj seçimi sinemanın özüdür desek yeridir.

Oran

Karenin en boy oranlarında çeşitli formatlar belirlenmiştir. Sinema salonlarında en çok 18:5 formatı kullanılırken, 23:9 formatı olan anamorfik lenslerle çekilen görüntüler de az değildir. Panoramik bir görüntü veren bu oranların haricindeki IMAX 19:10, eski televizyon ve eski filmler 4:3, günümüz televizyonları ise16:9 formatındadır.

Bu oranlar da görüntüde verilmek istenene göre ve çekimde kullanılan lens, kamera ve fotoğraf makinesine göre değişebileceği gibi, filmin gösterileceği sinema salonundaki cihazlar ile televizyon ve diğer cihazlara göre de değişiklik gösterecektir.

Hız

Saniye başına düşen kare sayısını ifade eden FPS (Frame Per Second) değerleri yıllar içinde çok fazla değişime uğramıştır. Bu farklılıklar sadece yıllara değil, mekâna ve cihaza göre de farklılık göstermektedir. Neticede film, karelerin birleşiminden oluştuğu için, saniye başına ne kadar kare sayısı olursa akıcılık o kadar artar.

Amerika’da televizyonlar 60 hertz ışık standardından ötürü 30 fps olup, sinemalar 24 fps göstermektedir. Avrupa televizyon standardı ise 50 hertz ışık sebebiyle 25 fps olup bunlar çekim değil gösterime ilişkindir.

Disney, ilk çizgi filmlerinde 12 veya 14 fps tercih etmiş olup, saniyedeki 12 kare sinema için yıllarca yeterli görülmüştür. Kayıtlarda 24 kare standardının henüz teknolojik olarak yakalanmadığı Charlie Chaplin ve Buster Keaton filmlerinde, saniye başına daha az kayıt alınmasına rağmen gösterim esnasında 24 fps verilmesi gerekmiştir. Bu filmlerdeki akışın çok hızlı olmasının sebebi de bu olmuştur. Sanki zaman çok hızlı geçiyormuş gibi bir his uyandırır.

60 fps ve 120 fps çok akıcı görüntüler sunarken, 240, 480, 960 ve bunun üzerindeki fps değerleri ile çekilen görüntüler ağır çekim olarak adlandırılmaktadır. Ağır çekimin mantığı 1 saniyede çok fazla kare çekerek bu elde edilen görüntüyü her bir 24 karesini saniye başına bölmekten ileri gelir. Böylece 240 fps çekilen görüntü, 24 fps olarak 10 saniyede önümüze sunulduğunda 1 saniyedeki bir olayı 10 saniyede yavaşlatılmış bir şekilde görmüş oluruz.

“300 Spartalı” ile akım haline gelen dövüş sahnelerindeki yavaşlatılmış görüntüler, bizlere detayları sunmakta çok başarılı olmasının yanı sıra, normal gözümüzle çok hızlı cereyan eden bu olayları yavaş bir şekilde gören seyircinin de bu farklı görüntüler karşısında etkilenmemesi de zor oluyor.

0.1 fps, 10 saniyede 1 kareyi göstermekte olup, böyle belirli bir zamanda tek tek fotoğraf çekmek suretiyle elde edilen görüntülerin birleştirilmesinden de hiper geçiş, hızlı çekim ve buna benzer isimler verilen zamanın çok hızlı aktığını gösteren çekimler yapılmaktadır. Güneşin veya ayın 10 saatte yaptığı hareketi, bize 10 saniyede 30 fps olarak vermek için toplam 300 kare gerektiğinden; 10 saat yani 600 dakikada 300 tane fotoğraf gereklidir. Böylece 2 dakikada 1 fotoğraf çekilmelidir ki 120 saniye başına 1 kare manasına gelir. Bunu daha akıcı getirmek isteyen, saniye başına kare sayısını 60’a çıkarır, böylece 10 saniyede gördüğümüz görüntüyü 5 saniyede görürüz. Görüntüleme süresinin 10 saniyede kalmasını istiyorsa bu kez, 2 dakikada 1 fotoğraf yerine dakikada 1 fotoğraf çekecektir.

Kafanızı çok yorduğum için özür dilemekle beraber; bu fps değerlerini aynı anda farklı değerlerde kullanan “Spider-Man İnto The Spider Verse” filminde ortaya olağanüstü görüntüler çıkmıştır. Aynı anda 24 fps’lik mekan görüntüsünün üzerine 12 fps olarak çekilen karakter görüntüsünü bindirmişler ve seyirciye vermek istedikleri duyguyu; odaklamada ve çizimlerde de basılmış çizgi romanlardaki matbaa hatası olan renklendirme ve noktalamaları kullanarak çizgi roman atmosferini çok güzel yansıtmışlardır.

İnsanların hızlı bir şekilde aktığı ama karakterimizin normal hareket ettiği görüntüleri bilir misiniz? İşte onlar da farklı fps değerlerindeki görüntülerin üst üste montajlanmasıyla elde edilmiştir.

Yine müzik ve filmin ritmi gibi çeşitli faktörlere göre yüksek fps değerleri sayesinde görüntüleri yavaşlatıp hızlandırma imkânı mevcuttur.

Elbette kare(frame) ile alakalı tüm bilgileri aktarabilmemiz mümkün olmasa da yeri gelince, gerek film tahlillerinde gerekse diğer sinema çekim tekniklerine ilişkin makalelerimizde bu konuları daha da açmak isteriz.

——-

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Oğuz UYSAL

Avukat. Sinefil. Mütefekkir. Eğitimci. Yazar. İdareci. Fotoğraf. Sanat. Vizyoner.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu